google-site-verification: google7dbf1f4d96c506c2.html Sosyal Medya Macerası: Sosyal Ağlar, Sinema, İnternet, Sağlık

17 Mart 2015

Glukoz, İnsülin Direnci ve Glisemik İndeks

Glukoz, İnsan vücudundaki tüm hücrelerin enerji kaynağı olan karbonhidratların en küçük yapı taşıdır. Besin yoluyla alınan glukoz, metabolizmada “kan şekeri”ne dönüşür. Kan şekeri, beslenme sonrası ilk 2 saat içinde özellikle yükselir. Sağlıklı bir insanın açlık durumunda kanındaki glukoz yoğunluğu 70-100 mg/dl iken, yemek yendikten sonra 120-140 mg/dl’ye yükselir. Kandaki şeker seviyesi yükseldiğinde karaciğer-pankreas, insülin hormonu salgılamaya başlar. İnsülinin temel görevi, kandaki glikozu hücre içerisindeki reseptörleri yardımıyla hücreye taşımaktır. İnsülin protein tabanlı bir hormon olarak, karbonhidrat, yağı ve proteini metabolize eder.

Vücut, dokularda ve hücrelerde insüline karşı direnç geliştiğinde; kandaki şekeri hücreye sokmak ile görevli insülin hormonu sağlıklı biçimde çalışamaz ve insülin direnci meydana gelir. Direnç nedeniyle kas ve yağ hücrelerine giremeyen şeker kanda birikmeye başlar, böylece trigliserid depolanması oluşur ve ürik asite dönüşür. Hücre içine sağlıklı hormon girişi olmadığından vücudun enerji düzeni bozulur. Karbonhidrat ve şekerin hücrede enerjiye dönüşemeyip kanda birikmesi ile ilk başta kanda yağlanma, sonra göbek ve karın bölgesinde yağ depolanması zaman içinde de obezite, diyabet (iltihaplanma) ve hipertansiyon sorunları ortaya çıkabilir.
besinlerin glisemik indeks değerleri


Glisemik İndeks (GI)

Besinlerin içerdiği şeker değerine, glisemik indeks (GI) denir. GI, sıfır ile yüz arasında değişen değerdir. GI yüksek besinler, kan şekerini yükseltir. Lifli besinler ve sebzeler GI indeksi düşüktür ve kan şekerini normalize eder.  GI yüksek besinler (şeker ve tatlılar, beyaz ekmek ve gluten, unlu ve katkılı mamuller) pankreasın insülin salımını arttırdığı ve kan şekerini yükselttiği için diyabetik etki (hücre iltihaplanması) gösterir. Sakroz (beyaz şeker) ve fruktozun (meyve şekeri) işlenmiş gıdalarda ucuz maliyet nedeniyle sıkça kullanılması, beslenme düzenimizi bozmaktadır. Ayrıca nişasta içeren besinler, farklı molekül yapıları nedeniyle farklı indeks değeri gösterir. GI düşük besinler ise, pankreasın insülin salımın dengede tutacağı için enerji-hücre ilişkisinde sağlıklıdır; bu nedenle düşük GI besinler tüketilmelidir. İnsülin ve kan şekerinin düzensizliği; zaman içinde kolestrol, trigliserid artımı ile “hipoglisemi” adı verilen düzensiz beslenme alışkanlarını ortaya çıkarır.

İnsülin Direncine Karşı Yürüyüş ve Beslenme

İnsülin direncinin ortaya çıkmaması için, GI düşük gıdalarla beslenme ile beraber yapılması gereken en önemli aktivite yürüyüştür. Tempolu ve düzenli yürüyüş, istediğiniz kilo vermeyi sağlamasa bile, fiziksel aktivitenin yarattığı penetrasyon ile kanda biriken insülin direncini aşağı seviyelere çekecektir. Sağlıklı bir yaşam için, her gün 30-45 dakika tempolu yürüyüş gerekmektedir.