google-site-verification: google7dbf1f4d96c506c2.html Sosyal Medya Macerası: Sosyal Ağlar, Sinema, İnternet, Sağlık
işlenmiş gıda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
işlenmiş gıda etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Mayıs 2013

Beslenme, Asit, Kola, Su


Beslenme ve Sodyum-Potasyum Dengesi

Modern yaşam koşulları içinde inorganik ve işlenmiş gıdalara dayalı beslenme sonucu, genel olarak bedenlerimizde hücre düzeyinde sodyum birikimi artmış ve potasyum dengesi azalmıştır. Potasyum seviyesindeki azalmanın yanı sıra, yeterli magnezyum alım oranındaki düşüş, hücre enerji döngüsünü zayıflatmaktadır.

Asit

Asit, maddenin su ile teması sırasında hidrojen iyonlarının etkisi ile ortaya çıkar. Tükettiğimiz gıdaların çoğu asit içerir. Limon ve sirke, beden için faydalı asitik besinlerdir, mide de sindirim için asit kullanır.

Organik Asit

Canlılar, organik asit üretirler. İnsan bedeni için gerekli asitler, bitkisel ve hayvansal organizmalardan elde edilmelidir. Organik asitler, insan hücre döngüsü içerisinde kalıntı bırakmadan metabolize olurlar.

İnorganik Asit ve Beslenme 

Asit bazlar, vücudun proteini emzimlemesi sonrasında ortaya çıkar. Fazla protein alımı metabolizmada, nötr değerlerin üstünde asit oluşumu yaparak, başta karaciğer ve böbrekler için sorun yaratır. Limon ve sirke gibi besinlerin organik asitleri, metabolizmanın enzimleyebildiği çoğunlukla faydalı asitlerdir. Sentetik olarak üretilmiş ve işlenmiş gıdalarda kullanılan maddeler ise, yapılarından dolayı metabolizmada enzimlenmesi zor inorganik asitlerdir.

Fast Food ve Mineraller

Temel sorun, Böbrekler yolu ile atılamayan asitlerin, örneğin sülfür asit, vücudun diğer organlarına yayılmasıdır. Vücut içinde biriken asitik bazlar, zamanla hücre-doku mineral dengesini dejenere etmeye başlar. Asitik yapının metabolizmada birikmesi sonucu değerli yaşamsal minareller (sodyum, potasyum, magnezyum ve kalsiyum) düzensiz harcanmaya başlanır. Bu bağlamda, doğal ve sentetik protein kaynaklarının (kırmızı et ve fast food) ortalama değerlerin üstünde tüketilmesi, vücut asitik indeksini yükseltir ve sağlıksız beslenmedir.

Doğal ve Yapay Mineral Desteği

İlaç yolu ile alınan mineral destekleri (kalsiyum, magnezyum hapları) tedavi açısından faydalı olsa dahi organik mineraller (sebze, lifli besinler) kadar sağlıklı değildir. Öncelik doğal beslenme ile gerekli mineral desteğinin alınmasıdır. Aşırı sofra tuzu ve şeker kullanımı, işlenmiş gıdalar olarak vücut mineral dengesini bozdukları için asitik metabolizma oluşumuna ve birçok kronik rahatsızlığa neden olur. Sebzeden aldığınız sodyum mineral ile, softa tuzundan aldığınız sodyum mineral hücre ve organ sağlığında farklı etkiler gösterir. Sofa tuzu, organlarımızın ihtiyacı olan sodyumu tam olarak karşılayamaz, sadece lezzet katkısıdır. Gerçek mineral desteğini sebzelerden elde edebilirsiniz.

Kola ve Gazlı İçecekler

Kola ve benzeri gazlı içecekler yüksek oranda asitiktir ve işlenmiş tatlandırıcı içerir. Gazlı ve şekerli içeceklerin ortalama pH değeri 3.0 dır ve günlük olarak “yüksek doz” kullanılması, başta obezite olmak üzere metabolizma sorunu yaratır. Asitli içeceklerin içinde bulunan işlenmiş şeker ve genetiği değiştirilmiş mısır şurubu (fruktoz) gibi inorganik mineraller, doğal olmadığı için hücre enerji döngüsünü düzensizleştirir.

Su

İnsan vücudunun büyük bölümü sudan oluşur. Hücre yenilenmesi ve bağışıklık sistemi için temel besin kaynağımız sudur. Su, öncelikle asit artıkların vücudumuzdan atılması için “yeterli” derecede tüketilmelidir. Doğal kaynaklardan içilen suyun alkali değeri yüksek iken, pet şişelerden satılan suların pH değeri çoğunlukla nötr değerlerindedir. Gündelik su tüketiminde 8 ve üzeri pH değerine sahip su ürünleri kullanılmalıdır. Metabolizmanın pH değerinin 7.4 olduğunu düşür isek, genelleme olarak 8 pH değeri bazik unsur göstererek vücutta birikim yapan asitik oluşumunu engellemek için en sağlıklı kaynaktır. 

Tabi ki su, doğru beslenme davranışı olmadıkça tek başına önleyici besin olmaz ve etkisi sınırlı kalır.


Ahmet Usta